Yaklaşık 1 yıl önce hayatımızın orta yerine bomba gibi düştü bu kelime “pandemi”. Daha önce birçoğumuzun adını bile duymadığı hatta nerdeyse hiçbirimizin tanık olmadığı küresel ölçekte bulaşıcı salgın hastalıkların geneline verilen isim olan pandemi, hepimizin hayatını değiştirdi. Yakın tarihlerde direkt olarak yaşamamış olsak bile savaş nedir, nasıl etkiler yaratır, nelere yol açar biliyoruz; doğal afetler dediğimiz de özellikle deprem, nüfusumuzun büyük çoğunluğunun yaşadığı ve hepimizin yüreğini acıtan bir gerçek olarak hayatımızda varlığını sürdürüyor. Ama pandemi ne olduğunu bilmeden, hiçbir hazırlığımız yokken bir anda girdi hayatımıza. Haliyle ilk zamanlar kavrayamadık.

Çoğumuz coronavirüs denilen salgının bu kadar uzun süreceğini tahmin bile etmedi. İlk zamanlar çok özlediğimiz o tatil molası havasında geçti, fakat zaman ilerledikçe durumun ciddileşmesi ve yasakların hayatımıza girmesiyle, rüyamızda bile görsek inanmayacağımız gerçeklikleri yaşayınca neredeyse hepimiz alt üst olduk…

Alışkanlıklarımız değişti, sıkıldığımız günlük rutinlerimizi özler olduk, sevdiklerimizle aylarca görüşemedik, yaşadığımız şehrin içinde, fakat en dışında evlerimizin içinde sıkışıp kaldık. Daha önce görüntülü konuşmayan herkes yaşlılarımız dahil artık görüntülü konuşmayı kullanır oldu, internetten alışverişler hayatımızın bir parçası oldu, günlerimiz karıştı, filmler diziler o kadar çok izlendi ki bir zaman sonra sıkmaya bile başladı, sosyal medyada sürekli canlı yayınlar yapıldı, evde spor ya da hobi faaliyetleri yapıldı, evlerde ekmekler yapıldı, daha neler neler…

Aslında halihazırda pandeminin içinde yaşamaya devam ettiğimiz için daha hasar tespiti yapamadık, “biz ne yaşadık böyle” diyeceğimiz zamanlar ancak koronavirüs hayatımızdan çıktığında olacak. Ve o zaman bakacağız bizi gerçekten nasıl etkilemiş, nasıl hasarlar bırakmış, ne yaralar açmış diye yüzleşmeler yaşayacağız.

koronavirüs dönemi ve cinsellik

İlginizi Çekebilir: Kendimizi inandırdığımız yer neresi?

Koronavirüs süreci ve ilişkiler…

Her ne kadar şu an tam bir hasar tespiti yapamasak da hayatlarımızda ciddi değişimler, dönüşümler oldu. Acaba neler değişti ya da dönüştü bir bakalım. Mesela ilişkilerimiz, cinselliğimiz. Bunlardan biri olan ilişkilerimizi üçe ayırabiliriz aslında;

  • Sosyal çevremizle olan ilişkilerimiz,
  • Partner ilişkilerimiz / romantik ilişkilerimiz,
  • Kendimizle olan ilişkimiz.

Sosyal ilişkilerimiz tamamen sanal mecralara taşındı. İş toplantıları, arkadaş görüşmeleri, akraba görüşmeleri hepsi görüntülü sohbet uygulamaları üzerinden yapıldı. Her sabah trafikte ya da kalabalık toplu taşımalarla gidilen iş yerleri bile özlendi bu dönemde. Ailemizle olan ilişkilerimiz de etkilendi bu dönemde, aile bireyleri belki de birbirleriyle hiç geçirmediği kadar zaman geçirdi, birbirlerinin farklı yönlerini gördüler, aynı evin içinde süreli bir arada olmak sıktı, stres yarattı vs…

Arkadaşlarla karşılıklı oturup yaptığımız uzun sohbetler, dışarı çıkmak için yaptığımız planlar en fazla özlenenler listesinde ilk sırada olabilir. Özel günlerde yapılan akraba ziyaretleri de maalesef yapılamadı. Her zaman çok kolaylıkla gerçekleştirdiğimiz bu eylemlerin yapılamamış olması elbette ki bizi yalnızlaştırdı. Tabii ki görüntülü görüştük, telefonla konuştuk ama bir zaman sonra hepimiz aynı ya da benzer sıkıntılar yaşadığımız için artık sıkıntılarımızı sevdiklerimize daha fazla yüklememek adına daha az anlatır olduk. İşte bu da kendi içimize daha çok kapanmamıza neden oldu.

koronavirüs cinsellik

Partner ilişkileri dersek ee haliyle birlikte yaşamayan çiftler de aylarca görüşemedi. Belki bu süreçte biten ilişkiler oldu, görüşemiyor olmaktan veya yaşanan durumun kişide yarattığı stres sebebiyle. Zaten sıfırdan bir partner ilişkisine başlamak sosyal hayat olmadığı için oldukça zorlaştı yalnızlar için.

Diyelim ki sıfırdan bir ilişki başladı, tesadüfen bir şekilde onun da yürümesi zor oldu. Çünkü yeni başlayan ilişkiler de çiftlerin birbirini tanıması için beraber zaman geçirmeleri gerekir, bu şartlar da sağlanamayınca haydi bakalım başlaması ve bitmesi bir olan ilişkiler. Birlikte yaşayan çiftler ya da evliler için durum daha da farklıydı hele bir de evli ve çocuklular için her şey bambaşka. İlk zamanlar çiftlerin sürekli birlikte olması keyif verdi mutlaka ama zamanla ev işlerinin artması, yemek, ofislerdeki işlerin evlere taşınması derken çiftlere nefes alacak alan kalmadı. Çocuklu çiftler için daha zordu hem kendi yapmaları gereken işleri hem çocukla ilgilenmek hem de çocuğun uzaktan eğitimi derken evet itiraf edin sinir kat sayınız biraz arttı.

Gelelim kendimizle olan ilişkimize, bu kısım bizi biraz zorlamış olabilir. Çünkü hem yukarıda saydığımız ilişkiler devam etti hem de kendimizle olan ilişkimiz devreye girdi. Hayatı sorgulamalar, geçmişi gözden geçirme, gelecekle ilgili belirsizlik ki bu gerçekten bizleri çok yordu. Bunlara rağmen bu süreçte kendini keşfedenlerin sayısı da baya fazlaydı. Yeni hobiler edinip hatta bu hobilerini kazanca dönüştürenler kendiyle olan ilişkisinden karlı çıkanlar oldu.

pandemi cinsellik

Mutlu ilişkinin formülü var mı? Yanıtı burada!

Peki ya koronavirüste cinsellik?

Yukarıda bahsettiklerim pandeminin ilişkisel yansımalarıydı, bir de bu yaşananlar yetmezmiş gibi işin cinsel yansımaları var. Yapılan araştırmalar bu dönemde “cinsel istek azalmasının” olduğunu işaret etti. Elbette ki beklenen bir sonuç; neden mi, insan cinselliği yaşanan olaylardan, duygu durumlarından ve düşüncelerden etkilenir. Yani hepimizin ilk kez böyle bir olay yaşıyor olması, maddi ya da manevi kayıplara maruz kalmış olmamız, iş hayatlarımızdaki sıkıntılar, her an işten çıkarılma kaygısı ve yaşanan bu durumun süresinin belirsizliği ki belirsiz durumlar kaygıyı arttırdı.

Kaygının fazla olduğu yerde cinsellik de azalır. Eee bir de çiftlerin sürekli olarak beraber olması birbirlerinin daha önce görmedikleri öz bakım gibi rutinlerine şahit olmaları, varsa çocukların sürekli evde olması uyku düzenlerinin değişmesi, ev ortamında biraz daha giyime ve bakıma verilen özenin azalması da işin içine girince cinsel istek azalması çoğu kimse için kaçınılmaz hale geldi.

Çiftlerin bu süreçte hep beraber olmaları, ev dışında kimseyle olmamaları da cinsel isteği etkiledi. Her ne kadar hepimiz tüm dünya ile birlikte aynı süreci yaşıyor olsak da olaylara verdiğimiz tepkiler ve bizi etkilemesi elbette aynı olmuyor. Sürekli olarak beraber olmak düşünce boyutunda cazip gelirken reel de yaşayınca o kadar da cazip olmadığı anlaşıldı.

Normal zamanda çitler kendilerine zaman ayırabiliyordu, arkadaşlarıyla zaman geçirip gezebiliyorlardı hatta hafta sonları belki arkadaşlarıyla bir yerlere gidip kafa dağıtabiliyorlardı. Bu düzene alışık olanlar için içinde bulunduğumuz durum oldukça zorlayıcı oldu ve stres atacağı bir ortam, nefes alacağı bir yer olmayınca cinsel yaşama yansıdı. Bu cinsel isteksizlik durumunu kesinlikle kadın ya da erkek diye ayırmamak gerekir tamamen yaşanan duruma karşı verilen tepkilerden biri olarak bakmakta fayda var…

korona cinsellik

Duygusal hissettiğinizde aklınızda olması gereken bu ipuçları hayatınızı kolaylaştıracak!

Eskisi gibi olabilecek mi?

Cinsel istek azalmasının durumsal olduğunu ve şartlar normale döndüğünde her şeyin eskisi gibi olacağını unutmamak gerekir. Bazı çiftler bu durumu fark ettiklerinde birbirlerine zaman tanıyarak ya da konuşarak dönemsel olan bu sorunu çözüme kavuşturmuş olabilirler.

Normalleşme ile birlikte eğer cinsel istek azalması durumu devam ederse de o zaman çiftlerin konuşarak, cinsel terapi desteği almaları ile kısa sürede sorunu çözmeleri mümkün.

Bazı çiftler de var ki bu dönemi oldukça tutkulu yaşamış hatta içinde bulundukları durumu değerlendirerek cinsel hayatlarını renklendirmiş olabilirler. Belki de uzunca bir süredir zamansızlıktan ve görüşemiyor olmaktan şikayet eden çiftler dolu dizgin bir cinsellik yaşamış olabilirler. Dediğim gibi hepimiz aynı durumu yaşıyoruz, fakat yaşayış süreçlerimiz çok farklı, hepimiz aynı etkilenmedik ve etkilenmiyoruz.

Pandemi daha ne kadar sürecek pek bilmiyoruz ama artık şunu biliyoruz ki hepimizin hayatı umulmadık ve akla gelmedik şekillerde değişime -iyi ya da kötü yönde- çok açık. Bu dönemde başkalarıyla olan ilişkimizi sağlıklı sürdürmenin temelinde kendimizle olan ilişkimiz var.
Kendimizle aramızı ne kadar iyi tutarsak çevremizle de o kadar tahammüllü ve sabırlı bir ilişki kurabiliriz. Kendimizi ihmal etmeden akıl ve ruh sağlığımızı koruyarak yola devam edelim.

İlginizi Çekebilir: Çekici bulma kararı beynimizle mi duygularımızla mı şekillenir?

Psk. Şule Özdemir’in diğer makaleleri için buraya tıklayabilirsiniz.