Ayrılık cesaret gerektirir mi? Cevap evet. Nasıl ki yeni bir ilişkiye daha önce yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen cesaretle başlayıp sürdürüyorsak, aynı cesaret ayrılmak için de geçerli. Elbette hiçbir ilişkiye bitirmek için başlamıyoruz. “Ölüm bizi ayırana kadar” diye devam edecek bir ilişkiyi birçoğumuz istesek bile bazen ilişkinin kaçınılmaz bir parçası olabiliyor ayrılık. Aslına bakarsak süreli olan ömrümüzün bir döneminde mutlaka birileri arkamızda kalacak o kesin.

İlişkiyi ayrılığa götüren bazen tek bir neden olurken bazen de birden fazla neden olabiliyor. Kimimiz en ufacık bir nedenle giderken kimimiz olağanca sabrımızla ilişkiyi yorulduğumuz noktaya kadar sürdürmeye devam ederiz. İlişkiyi bitiren nedenler hepimizin hayatında farklılıklar gösterir. Ne de olsa hepimiz birbirimizden farklıyız, ilişkilerimizde ayrılık nedenlerimizde birbirinden farklı olacak. Fakat burada asıl olan ayrılık nedeninden çok bir ilişkiyi nasıl bitirdiğimiz. Gerçekten bir ilişkiyi nasıl bitiriyoruz? Kaçarak mı, konuşarak mı veya suçlayarak mı?

Birbirinden farklı ilişki bitirme yolları var. Bunlardan birkaçını paylaşmak istiyorum.

Şimdi önce “Basma kalıpçılar” dediğim bir grup var ki ayrılıkta hep aynı cümleleri kurarlar kişi fark etmeksizin. “Sorun sende değil bende, ben ilişki insanı değilim, inan denedim ama yapamıyorum görüyorsun olmuyor, ilişkiye ayıracak zamanım yok…” gibi bu basma kalıp cümleler uzar gider. Eminin ya bir çoğumuz böyle diyerek birkaç ilişki bitirdik ya da bu cümlelere maruz kaldık. Ama böyle cümleler kuran bu grubun şöyle doğru bir tarafı var gerçekten de sorun onların ilişki yaşayış şeklinden kaynaklı oluyor genellikle. Yani bu gruba maruz kalan kendini fazlaca suçlayıp eksikler aramaya çalışmasın. Biraz üzülmek ayrılığın doğasında vardır ama üzüntüyü de fazlaca abartmamak gerekir.

ilişki nasıl bitirilir

İlginizi Çekebilir: Duygusal hissettiğiniz anlarda yapmanız gereken 6 şey

Kör gözündeki çapağı görmez” dediğim bir grup var ki onlar asla kendilerinde bir eksiklik veya olumsuzluk görmezler, eğer bir ilişki bitmişse bu mutlaka karşı taraftan kaynaklıdır. Kısmen narsistik yapının ürünüdürler. Aslında ondan kaynaklı nedenler söyleseniz bile kesinlikle kabul etmez ve defansif bir şekilde kendilerini korumaya alıp karşısındaki kişiyi suçlayıcı bir şekilde ilişkiden uzaklaşıp ayrılır. Haliyle sürekli suçlanmak kişide yıpratıcı olabilir. “Acaba gerçekten suç bende mi, onun dediği gibi bir miyim?” gibi sorular zihni meşgul eder. Bu bitişler de üzüntüden çok suçlanmanın verdiği eksiklik duygularının hissedilmesinin yaşandığı bitişlerdir.

Bir diğer grup ki en fenası adını benim koymadığım yeni moda olanı “Ghosting”. Feci yaralayıcı, duygusal çöküntü ve karmaşa yaratan bir bitiriş. Bitiriş dedim ama karşı tarafın haberi olmaz bu bitirmeden halihazırda ilişki devam ediyor sanırsınız sonra bir bakmışsınız aramalarınıza, mesajlarınıza hiçbir şekilde geri dönüş alamıyorsunuz. O zaman anlarsınız ki karşı taraf yok olmuş. Bu bitiriş tamamen bir tarafın karşısındaki kişiyi yok saymış olması şeklidir. Bu aralar oldukça popüler oldu. İşin kötüsü bu grup her şey çok güzel yaşanırken, ayaklarınız yerden kesilmiş, bulutların üstünde uçarken, hiçbir olumsuzluk yokken, “işte budur ya aradığımı bu sefer buldum” dediğiniz noktada olur. Bir bakarsınız arayan soran, ilgisiyle deliye döndüren, sürprizler yapan kişi bir anda ortadan kaybolur hop paraşütsüz yere çakılmalar bize kalır. Bu grup; acaba böyle biri gerçekten yok muydu, ben bir rüya mı gördüm? diye düşündürür insana fakat rüya görmediğinizi ve böyle birinin varlığını sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla anlarsınız. Ghosting uygulayanların sorunları aslında kendileriyledir, karşı tarafın yaptığı, dediği bir şey yoktur bu onun gidiş şeklidir. Ama kabul bu duruma maruz kalan gerçekten ilk başta sağlam bir şok yaşar, üzülür ve sonra kendine gelir durumu atlatır.

sevgi ve aşk

İlginizi Çekebilir: Hayatı nasıl yaşıyoruz?

Son olarak, Attila İlhan şiirinden esinlendiğim “Ayrılık da sevdaya dahil” dediğim bir grup var ki en şahane ayrılabilenler bu grupta bence. Bu grup öyle güzel, öyle kaliteli ayrılır ki geriye dönüp bakınca ayrılık şahane bir şekilde hatırlanır (biraz ayrılığı övdüm galiba). Sanat eseri gibi bir ayrılık yaşatır bu grup birbirine. İlişkinin sorumluluğunu taşıyabilen, birbirinin ve kendinin farkında olan insanların yaşadığı bir ayrılıktır. Bu grubun gerçekten de ayrılmaya cesareti vardır. Çünkü ayrılırken kaçak dövüşmezler, sorunları karşı tarafın üstüne atmazlar ya da sözüm ona kendilerini suçlu çıkarır gibi davranmazlar. Bir zaman belirleyip karşılıklı oturur konuşurlar. Olmayan neydi, hangi sebepler onları ayrılığa getirdi, alternatifler denendi mi denendiyse nasıl sonuçlar alındı? gibi her şey masaya yatırılır. Belki konuşma esnasında sesler biraz yükselir ama suçlayıcı bir hal almaz konuşma. Hatta bu çiftler öyle güzel bitirir ki bazen son bir bitirme seksi bile yaşayabilirler en orgazm dolu olanından. Bu şekilde ilişkiyi bitiren tarafların kafaları rahattır her şey nettir artık onlar için, taraflardan biri bitirmeye çok gönüllü olmasa bile canını acıtan, uzun süreli üzüntüler yaşayacağı bir dönemin içinde olmaz. Dostça ayrılmışlardır ve birbirlerine olan saygıları devam edeceği gibi sonrasında arkadaşça devam edebilirler bile.

Ortada bir ilişki var ise çoğu zaman ayrılık kaçınılmaz olabiliyor. Önemli olan nasıl ayrıldığımız. Birbirimizin hayatlarına öylesine girmiyoruz aslında. Bazen bir okul oluyoruz bazen bir yol gösterici bazen de hayata dair en önemli ders oluyoruz birbirimize. Her giden biz de bir parçasını bırakıyor biz de aynı şekilde her hayatından çıktığımızda bir parçamızı onda bırakıyoruz. Kim bilir belki de yüklerimizi birbirimizde boşaltarak yolumuza devam ediyoruzdur. Bıraktığımız parçalarla azalıyor, bize bırakılan parçalarla çoğalıyoruzdur.

Öyle ya ayrılmak bir giden bir kalan olamayacak kadar mühim bir hadisedir insanın hayatında…

İlginizi Çekebilir: Çekici bulma kararı beynimizle mi duygularımızla mı şekillenir?

Psk. Şule Özdemir’in diğer makaleleri için buraya tıklayabilirsiniz.