Taşımak deyince hemen içimde taşıdığım deneyim bavulum gelir aklıma. Çünkü o bavul ben nereye gidersem gideyim benimle gelir. Bavulumun içinde geçmişim, geleceğim, şimdim ve acı-tatlı tüm anılarımı, duygularımı, düşüncelerimi, inançlarımı taşırım yanımda. Benden parçalar taşıyan içimdeki bu bavul, gittiğim her yerde benimledir. İhtiyacım olduğu zamanlarda içindekileri çıkartabileyim ve bakabileyim diye.

Stoacı filozof ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler* adlı kitabında okuduğum bir paragraf şöyle söylüyordu; “Deneyimlerden, durumlardan, olaylardan, insanlardan, hislerden uzaklaşmak için insanın kendini ıssızlaştırması, yalnızlaştırması, dağlara tepelere gidip inzivaya çekilmesi, yaşam akışından soyutlanması akıl karı değil. Çünkü ihtiyacı olan huzuru, dinlenmeyi, sakinleşmeyi ve yenilenmeyi yakalaması gereken yer, zihnidir. İnzivanın içinde dağlarda, köylerde, tepelerde farklı bir düzen söz konusu değildir. Sorunlardan uzak durmanın yolu mekân değiştirmek ve yeni mekanlara sığınmak olmaz.”
Yani gittiğin her yere seninle gelir uzaklaşmak istediğin mesele demeye çalışıyor olacak ki başka bir mekâna değil kendi zihnine gelmenin yenilik ve sakinlik getireceğine vurgu yapıyordu.

bavul

İlginizi Çekebilir: Cesaret, var olmanın cesareti

Sığındığımız yerde yakalanmaz mıyız çoğu zaman kendimize? Çekildiğimiz yere de götürmez miyiz içimizdekileri, içimizdeki o koca bavulu? Bu yüzden ‘mümkün değildir, asla olmaz’ diyemiyorum, çünkü bunun adı kaçışsa eğer, kaçtığımız yerde kendimizi yakalayacağımıza olan inancımız çıkarıyordur belki bizi yollara.

Meselemizin burnunun dibinden düşünemediğimiz için mesafe alıyoruzdur belki de. İçimizde alamadığımız mesafeyi dışımızda alıyoruzdur olamaz mı? Uzaklaştıkça yakınlaşıyoruzdur belki de kendimize, meselemize kim bilir? Tıpkı bir nesneye burnumuzun dibinden baktığımızda yani nesneye yaklaştıkça gözümüze kocaman görünmesi, nesnenin bulanıklaşması gibi.

Meselemiz büyük ve çözümsüz gibi görünür zihnimize mesafe alıp bakamadıkça. Çözüm mekan değişikliği ise kendimize ulaşma yolumuzda varsın bir mekanda, bir dağın tepesinde bulalım kendimizi. Deneyimlerimiz biz görmeyi bilirsek yakınızda, en yakınımızdadır. Nereye gidersek gidelim onlar bizimledir. Kurtulmak istesek de istemesek de, kapının dışında bırakmak istesek de istemesek de bizimle birliktedirler. Çünkü bizden ayrı değil, bizim parçalarımızdır onlar nasılsa.

İlginizi Çekebilir: Kendimizi inandırdığımız yer neresi?

* Marcus Aurelius’un yaşam, ölüm, insan, evren, şan, şöhret, mutluluk, basitlik, huzur ve felsefe üzerine sorgulayışları ile dolu Kendime Düşünceler, tüm zamanların en iyi eserleri arasında gösterilir. 

Psk. Didem Sercan’ın diğer makaleleri için buraya tıklayabilirsiniz.