Twitter, psikolojimizi yoğun şekilde etkileyen sosyal mecralardan biri. Gündem konularının yüzde 40’a yakını manipülasyon esaslı. Peki nelere dikkat etmeliyiz?
Son araştırmalar Twitter’da ‘gündemdeki’ konuların yaklaşık yüzde 40’ının sahte olduğuna işaret ediyor. Bazı konuları öne çıkarmak için organize edilen kampanyalar ya da istemsizce atılan ve dalga dalga yayılan tweet’ler, akıllı telefonumuzdaki mavi kuş ikonuna dokunduğumuz anda karşımızda beliriyor.
Gündem oluşturma adına efektif bir alan olduğuna şüphe bırakmayan Twitter’da bazı ajanslara ödemeler yaparak isimleri, markaları, olayları öne çıkarabilmek mümkün. Bu alanda sürekli büyüyen ve ilgi gören bir pazar var.
Ek olarak başta siyasi aktörler olmak üzere dünyanın her yerinde milyonlarca hesabın amaç doğrultusunda ‘çalıştırıldığı’ biliniyor. Rusya, Mısır gibi ülkelerde devasa trol orduları vasıtasıyla sosyal medya gündeminin uzun yıllardır belli amaçlar doğrultusunda yönlendirildiği biliniyor.
Öte yandan kapsam Türkiye özeline indirgendiğinde medya okur yazarlığı dediğimiz olgunun yeterince nüfus etmediği geniş bir kesim dikkat çekiyor. Çok sayıda Twitter kullanıcısı, karşısına çıkan paylaşımlara sorgulamadan, araştırmaya gerek duymadan etki gösteriyor. Savunuyor, eleştiriyor, hakaret ediyor, RT yaparak daha geniş kesimlere yayılmasına çeşitli ölçeklerde katkı sağlıyor. Yüzde 40 gibi sıra dışı bir oranda sahte gündem maddeleri ile örülü bir platformda karşılaşılan bu koşulsuz şartsız güven kesinlikle şaşırtıcı ve medya okur yazarlığına ilişkin eksiklikleri de açıkça kanıtlıyor.
İlginizi Çekebilir: Dijital minimalizm ile hayatı sadeleştirmenin temel adımları
Nasıl bir sarmal?
Twitter’da büyük bir ‘yalan’ sarmalı hâkim… Bununla birlikte bu çözülemeyen sorun, bilinçsiz ya da direkt manipülasyon kaynağı durumundaki kitleler tarafından dalga dalga büyüyen gündem konularına neden oluyor. Twitter’a maruz kalan kimseler işte bu gündemin içinden bir süre sonra şaşırarak, sinirlenerek, bunalıma girerek, yalnızlaşarak çıkıyor.
Mikro ya da makro ölçekteki yanlış bilgilere gerçek ‘kişisel’ gündemler eklenince Twitter sizi sadece mutsuz etmeye programlı bir alan vadediyor. İnsanlar, yaşadıkları olumsuzlukları paylaşıyor, tanıdıkları-tanımadıkları kimseler konulara dahil oluyor… Takip ettiğiniz bir kişinin bu tip bir paylaşımı beğenmesi bile tweet’in önünüze düşmesine yetiyor. İsteseniz de istemeseniz de karşınıza çıkabilen bu kişisel konulara tanık olup etkileniyorsunuz. Üzülüyor, sinirleniyor, bağırıyor, hatta siz de beğeni, yorum ya da RT ile etkilendiğiniz konuyu kendi takipçi kesiminize duyuruyorsunuz. Sarmal, bu şekilde büyürken mutsuzluk da aralıksız artıyor.
“Bunlar yaşama dair gerçekler, öğrenmemizde bir ziyan yok” diye düşünebilirsiniz elbette. Ancak bu bir boks maçına gitmeye benzemiyor mu? Kanlar, acı, bağırış, belki birinin ölmesi, sakatlanması ve böyle şaşırtıcı bir ortamda yaşayacağınız karmakarışık hisler tamamen sizin o şiddet dolu karşılaşmaya gitme kararınıza bağlı değil mi? Yaşamın bize sunduğu iyi ve kötü yanların kararlarımıza bağlı olduğu gerçeğini asla yadsıyamayız.
Peki ne yapmalı?
Sosyal medyayı kullanmayı bırakmak günümüzde pek de kolay değil. Ancak sınırlı süreler ayırmak iyi bir tercih. Paylaşımlara sorgulayıcı bir bakışla yaklaşım da diğer ‘iyi’ adımlardan. Tweet’lere beğeni, yorum ve RT ile tepki vermenin onu daha da büyüteceğinin farkındalığı ile karar vermek de bir başka makul yaklaşım. Takip ettiğiniz kişileri gözden geçirmelisiniz. Son olarak otokontrol; tepkiler verip vermemek size kalmış, ancak şu da bir gerçek ki düşünerek karar almak, Twitter gibi manipülatif platformlarda mutlu kalmanın en önemli noktasını oluşturuyor.
İlginizi Çekebilir: Teknoloji çocukları pasif bir konuma itiyor
NOT: İllüstrasyon, Wired dergisi Mayıs 2020 sayısından alınmıştır.